
Son 2 yıldır Türkiye’de hidrolojik kuraklık yaşıyoruz.
Bu sadece “az yağış” meselesi değil. Çok daha derin ve gecikmeli bir süreç.
Önce şunu netleştirelim:
Kuraklık tek tip değildir. Meteorolojik (yağış azlığı) ile başlar, tarımsal (toprak nemi kaybı) ile devam eder ve en geç ama en yıkıcı aşama olan hidrolojik kuraklık ile ortaya çıkar. Bugün yaşadığımız tam olarak budur.
Son iki yılda bazı dönemlerde yağmur ve kar yağdı.
Ancak bu yağışlar barajları, yeraltı sularını ve akarsu rejimlerini toparlamaya yetmedi. Çünkü hidrolojik sistem “anlık” değil, birikimli çalışır.
Barajlar neden dolmuyor?
Çünkü kısa süreli, düzensiz ve yüksek şiddetli yağışlar toprağa süzülemiyor. Ya yüzey akışıyla boşa gidiyor ya da buharlaşma ile kayboluyor. Yeraltı suyu beslenmiyor, nehirler taban akışını kaybediyor.
Kar örtüsü neden kritik?
Çünkü kar, suyun en sağlıklı deposudur. Yavaş erir, toprağı besler, akarsuları dengeler. Kar süresi ve alanı azaldığında, bahar ve yaz suyu da yok olur.
Hidrolojik kuraklık hemen fark edilmez.
Ama etkisi uzun sürer. Bir yıl yağış normale dönse bile barajlar dolmaz, yeraltı suları hemen yükselmez. Bu yüzden “yağmur yağdı, sorun bitti” algısı bilimsel olarak yanlıştır.
Bugün Türkiye’nin birçok havzasında sorun şudur:
• Yeraltı suyu seviyesi düşmüş durumda
• Akarsu taban akışları zayıf
• Barajlar mevsim normallerinin altında
• Su sistemi hâlâ negatif hafızada
Bu bir panik mesajı değil.
Bu bir gerçeklik tespiti.
Hidrolojik kuraklık, meteorolojik kuraklıktan bağımsız düşünülmez ama ondan çok daha kalıcıdır. Etkileri aylarla değil, yıllarla ölçülür.
Özetle:
Yağış oldu diye rahatlamak için erken.
Sistem toparlandı demek için daha erken.
Su döngüsü hâlâ stres altında.
Bilim böyle söyler.
Veri bunu anlatır.
NOT : Kuraklık yağmurla ölçülmez, suyun hafızasıyla anlaşılır. Kısa süreli yağışlar algıyı düzeltir ama sistemi toparlamaz. Hidrolojik kuraklık gecikmeli gelir, uzun sürer. Baraj, yeraltı suyu ve akarsu dengesi düzelmeden “normale döndük” denmez. Bilim acele etmez.
Moderatör tarafında düzenlendi: